huneyn savaşları Uhud savaşında en zor anlarda bile ordunun içinde olmuş yalınkılıç savaşmıştır
Huneyn savaşında başlangıçtaki bozgunda herkes kaçmaya başlamış bir tek o kalmıştır.....o kadar ki Hz Ali bile onun arkasında onu siper ederek savaşmıştır.
Mekke'de Müslüman
olmayanlar peygamberimize ve arkadaşlarına işkence yaptılar ve hakaret ettiler.
Onu engellemek için her türlü yolu denediler. Hz. Muhammed'i bu davetten
alıkoymak için önce mal, mülk, makam, mevki teklif ettiler. O da, "Güneşi
sağ elime, ayı da sol elime koysalar, yine de bu davadan vazgeçmem." demiştir.
Düşmanları peygamberimizi
bu şekilde yola getiremeyeceklerini anlayınca onu ve arkadaşlarım ölümle
tehdit ettiler. Aylarca Müslümanlara boykot uyguladılar. Hatta birkaç kez onu
öldürmeyi de plânladılar. Hattab'ın oğlu Ömer, Hz. Muhammed'i öldürmeye karar
vermişti. Onun bulunduğu eve doğru yöneldiğini gören peygamberimizin
arkadaşları telaşlanmaya başladılar. Bunun üzerine Hz. Muhammed, "Endişelenecek
bir şey yok. Eğer iyilik için gelmişse hoş geldi. Yok öyle değilse biz de ona
göre davranırız." dedi.
Allah, Hz. Muhammed'den
zorluklara karşı kararlı ve cesur olmasını, bu zorlu sınavda Allah'a
güvenmesini istemiştir. Allah'ın sözleri onu cesaretlendirmiş, ona umut
vermiştir.
"Allah'a güven. Vekil olarak Allah yeter."(33/Ahzâb suresi, 3),
Vetevekkel alellahi,ve kefa billahi vekiilaa
a)Ümmeti için çok merhametliydi Onlar için daima kolay olanı seçerdi
örn:Namazdayken çocuk ağlaması duyarsa
namazı hızlı kılardı
Ayet:’’Ey
inananlar andolsunki içinizden sizin
sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen size düşkün şefkatli ve merhametli bir
peygamber gönderilmiştir’’Tevbe 128
b)İnanmayanlara merhameti: Onlar için çok üzülür kurtuluşları için hep dua
ederdi
’’Ey Muhammed bu söze inanmayanların
ardından üzülerek nerdeyse kendini mahvedeceksin’’
Taif dönüşü kendisini taşlayanlara dua etmesi bunun en çarpıcı örneğidir.
c)Bütün canlılara merhameti:Mute savaşından önce orduya hitaben
‘’Düşmanlarınızla savaşın ancak
kadın çocuk ve din adamlarına şefkatli
davranınız.Ağaçları kesmeyiniz.
Asla kimseye beddua etmemiş
ve kimseye vurmamıştır
NAAT
Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi...
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi!
Düşkünlerin kanadıydın
Yoksulların sahibi...
Nerde kaldın ey resul,
Nerde kaldın ey nebi!
Arif Nihat ASYA (Dualar ve
Âminler, s. 64)
Hz. Muhammed insanların
hayvanları sevmelerini öğütlemiştir.
Hz. Muhammed tüm canlılara karşı
merhametliydi. Hayvanların da hakları olduğunu insanlara öğretti. Hayvan
sahiplerinin hayvanlarına iyi bakmalarını, taşıyabileceklerinden fazla yük
yüklememelerini isterdi. Kendisi de öyle yapardı.
Arkadaşlarıyla bir yolculuk
sırasında dinlenmek amacıyla bir yerde konakladılar. Bir kuş oradaki ağaçlardan
birine yuva yapmıştı. Bazıları kuşun yuvasındaki yavrularını aldılar. Bunu
gören kuş çırpınmaya başladı. Kuşun bu hâlini gören Hz. Muhammed, " Kim
bu hayvancağızın yavrusunu alıp onu ıstıraba attı?Yavrusunu hemen geri
verin!" dedi (Ebu Davut, Cihat, 122, Nü.: 2675). .
Büyük küçük herkesle güzel konuşur kimsenin sözünü kesmezdi
Çağıran kim olursa olsun davetlere
giderdi derdini anlatmaya gelenleri
sonuna kadar dinler çare arardı
Fakirliğinden dolayı kimseyi küçümsemez
zenginliğinden de kimseyi övmezdi
islam ve bilim İslamın bilime verdiği önem
Lise Din Kültürü ve Ahlak bilgisi dersi akıllı tahta sunuları ,öğretmen ve öğrencilerimizin istifadesine sunulmuştur
konuyla ilgili İslamın bilime verdiği önem ve müslüman bilim adamları konulu 2 adet antropi teach sunusu indirme linki
Gençken
kendisine verilen lakab güvenilirliğinin en büyük delilidir,gençken bu
lakabı almak zor olduğu kadar ömür boyu
buna halel getirmeden yaşamakta zordur ve bu zor işi o başarmıştır.
Safa
tepesinde sorduğu soru karşısında insanların düşünmeden evet biz sana inanırız
demeleri de onun toplumda ne kadar güvenilir kabul edildiğinin güzel bir
kanıtıdır….
Mekkelilier kabenin onarımını birlikte tamamlamışlar bir sorun çıkmamıştı ama acer ül esved taşını yerine koymaya sıra geldiğinde hangi kabile koyacak tartışması yüzünden sorun çıkmıştı adeta savaş çıkacaktı...Bu nedenle bir hakem tayin etmeye karar verdiler.Dendiki haremin kapısından ilk giren hakem olsun....Herkes heyecanla beklemeye başladı acaba gelen kişi kim olacak kimi kayıracak kimden tarafa olacak...Nihayet hz Muhammed içeri girdi herkes derin bir nefes aldı çünkü herkes emindi ki o kimseyi kayırmaz kimseden tarafa olmadan hakemlik yapardı o Muhammed ül Emin di.
O kadar güvenilirdi ki hicret edeceği gece düşmanlarının bir çok emanetleri ondaydı düşmanı bile ona güveniyordu...O da o güveni boşa çıkarmadı emanetleri geri vermesi için yatağında Hz Ali'yi yatırarak ona emanetleri geri verme görevi verdi.
ayet
"İnananlar, emanetlerine ve verdikleri sözlere sadakat
gösterirler." Mü'minûn suresi, 8)
Hadis
"Mümin, insanların canları ve mallın hakkında kendisine
güvendiği kimsedir." (Tirmizî, İman12
Hz. Muhammed şöyle buyurur: "Bana şunlar hakkında söz
verin, ben de size cenneti müjdeleyeyim:
*Konuştuğunuz zaman doğru konuşun!
*Söz verdiğiniz zaman sözünüzü yerine getirin!
*Size
emanet edileni koruyun!..."(Ahmed
bin Hanbel, Müsned, 5/323
din dersi ilahileri isimli oynatma listemizi hazırladık
Özellikle küçük yaştaki izleyicilerimize kliplerimizi dinletmek isteyen büyüklerin çok işine yarayacak .Bu sayede kenarda başka videolar reklamlar olmayacak.
Listedeki ilahilerden bazıları: islamın şartı beştir,imanın şartı 6 dır 6 ilahisi,peygamberi görmek için,yemekten önce bismillah,birsin allahım,camiye gidiyorum,yüce kitabım,12 dir namazın farzı,rabbim sana çok şükür,bismillah,peygamberler ilahisi.
En uzun ve kapsamlı Yeni oynatma listemiz hepsi ilahi kliplerinden oluşan dev oynatma listesi tam 35 klibimiz bir arada. BURAYA TIKLAYIN
Güzel ahlak her din gibi İslam dininin de nihai
amacıdır.Bütün ibadetler insanın güzel ahlaklı yani kamil olgun insan olmasına
yöneliktir.Kimi oruç gibi nefsimizi
terbiye ederek kimi namaz gibi kötülklerden uzak utarak kimisi hac gibi empati
duygumuzu geliştirerek bizi güzel ahlaklı yapma yolunda eğitir donatır.O yüzden
dir ki peygamberimiz ‘’Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere görevlendirdim
buyurmuştur.
Güzel ahlak deyince
kapsamı çok geniş bir konudan bahsediyoruz.Sabırdan tutun cesarete saygıya
kadar çok geniş bir yelpaze.Bu yazımızda iyilikten kısaca bahsedeceğiz.İyilik
yap iyilik bul derken atalarımız herhalde sadece bu dünyadaki karşılığından
bahsetmiş olmasa gerek.Zira iyiliğin karşılıksız yapılanı makbul olduğu gibi ahrette
de karşılığı vardır.Bir iyiliğin ahlaki olabilmesi için karşılıksız ve iyilik
niyetiyle yapılmış olması gerekir.Karşılıksız olsa bile bir fiil iyilik
niyetine yapılmamışsa güzel ahlak anlamında değer taşımaz.Mesela yoldan taşı alıp
kenara atan bir kişi bunu insanlar rahatsız olmasın diye yapmışsa güzel
ahlaktır.Ama yoldan taşı alayımda şu adama atarım niyetiyle atıpta
tutturamamışsa ahlaken iyi sayılmaz.Dinimizde iyiliğe sadaka da denebilir zira
bir tebessümle de olsa birini sevindirmek sadaka sayılmıştır.Aşağıdabasit bir işle bir gurup çocuğun
sevindirilmesine güzel bir örnek var Bir tebessümlük sadaka videosu dindersi
kanalı
(Kim ki bir müslümanın sıkıntısını giderip, onu
sevindirse, Allahü teâlâ da kıyamette en
sıkıntılı anlarda, onu sıkıntılardan kurtarır.) [Buhari]
(Müslüman, müslümanın kardeşidir. Onu incitmez,
üzmez. Birisi bir müslümanın aybını, kusurunu örterse, Allahü teâlâ, kıyamette
onun ayıplarını, kabahatlerini örter.) [Buhari]
(Her bir iyilik sadakadır.) [Tirmizi]
Kâfir-mümin herkese, hatta
bütün hayvanlara ve bitkilere merhamet
etmek gerekir! Peygamber efendimiz, (Merhametli olmayan imanlı olmaz) buyurunca, Eshab-ı
kiram sual etti: – Ya Resulallah, hepimiz merhametliyiz. – Bir arkadaşa merhamet kâfi
değildir. Bütün mahlukata merhametli olmak gerekir. [Taberani
sordum sarı çiçeğe ilahisi yeni klip
çocuklar için
Evet selam kökünden gelen islamda selam a önem verilmemesi düşünülemez elbet. Hatta Müslümanlar için 365 gün #DünyaSelamlaşmaGünü de denilebilir :)
Esselamualeykum.Selam vermek sünnet almak farz cümlesi hadis midir bilinmez ama dinimizde selamlaşma teşvik edilmiştir. ve şu ayeti düşündüğümüzde pekala farzdır “Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin. Şüphesiz, Allah herşeyin hesabını tam olarak yapandır.” (Nisa Suresi, 86) Selamın karşılığını güzeliyle vermek, tam anlamıyla alçakgönüllü, hoşgörülü olma ve kibirlenmemenin ifadesidir. Cahiliyenin kötü ahlak yapısında ise, verilen selamı almamak, duymazdan gelmek vb tavırlar karşı tarafa üstünlük gösterisi olarak yapılır. İslam'da ise müslümanlar arasında böyle bir üstünlük anlayışı, değerlendirme şekli asla yoktur. Konumu mevkii rütbesi ne olursa olsun, kendisine verilen bir selamı almak her mümin için Kuran'dan bir emirdir. “... Evlere girdiğiniz vakit, Allah tarafından kutlu, güzel bir yaşama dileği olarak birbirinize selam verin. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanırsınız.” (Nur Suresi, 61)
Ayette blirtildiği gibi akıl kullanılır ve bu sözün manası düşünülürse verilen selamla şunlar gerçekleşmiş olur: En önemlisi rabbimizin ayetle farz kıldığı bir emir ,yerine getirilmiş olur. Ayrıca Allah'ın barış ve esenlik veren manaısndaki "Selam" ismi anılmış olur. Müminler bu vesileyle sık sık birbirlerine en güzel dilekte bulunup karşılıklı sevgi ve kardeşlik bağlarını pekiştirirler. Birlikte Allah'ı anmış olurlar ve bir cennet tavrı olan selamlaşmayla ahirete duydukları özlemi ifade ederler. Selam sözü, aralarındaki güvenin ve esenliğin de bir ifadesi olur. Selam ile ilgili bir çok hadis vardır birisi Müslümanın Müslüman üzerindeki altı haktan biri de selam vermektir.)[Müslim] Biz de selamla ilgili çocuklar için bir klip yapmıştık
Ne demişti Barış manço Selam vermeyene adam denir mi ! o zaman selamların en güzeli gelsin esselamü aleyküm ve rahmetullahi..
Günde beş kere okunan ezanda ve her farz namaz için getirilen kamette altışar defa “Allahu ekber” ifadesi yer alır. imanın şartı altı ilahisinde olduğu gibi ilk şart Allaha iman Allaha imanın gereği de en büyük Allah demek ve buna gönülden inanmak.Herşeyin sahibi ve yaratıcısı Allah tabiki en büyüktür.Bunun ifadesi de ALLAHÜ EKBER dir. Allahı en büyük kabul eden bir insan tabi ki ona teslim olur onun kurallarına tabi olmayı kabul eder.Bunu da Kelime i şehadetin ilk bölümünde ifade eder namazın başında ALLAHÜ EKBER diyerek ve ellerini kaldırarak gösterir.İşte en büyük kim allah en güzel kim allah diyen bu şarkıda da ona inanan kişinin onun emrettiği kurallara uyması gerektiği anlatılıyor, hak yememek güzel davranmak sözünde durmak, hesap vereceğini bilmek.en büyük kim allah bağışlayan allah ilahisi bunu yapmayanların acınacak durumda olduğunu anlatıyor. Hakk’ı bilmez, vah vah
Cimri vermez, vah vah Sözde durmaz, vah vah Bakar görmez, vah vah Cennet ucuz değil vallah En büyük kim, Allah En güzel kim, Allah Esirgeyen, Allah Bağışlayan, Allah Hakk’a uymaz, vah vah Yerde doymaz, vah vah Komşu bilmez, vah vah Sanki ölmez, vah vah Sen de öleceksin vallah En büyük kim, Allah En güzel kim, Allah Esirgeyen, Allah Bağışlayan, Allah Hakk’tan korkmaz, vah vah Bencil sevmez, vah vah Vurdumduymaz, vah vah Sanki bilmez, vah vah Hakk’a hesap vardır vallah En büyük kim, Allah En güzel kim, Allah Esirgeyen, Allah Bağışlayan, Allah größte wer Allah. wer ist der schönste?Allah, who is the most beautiful Allah,who is the biggest? Allah,qui est le plus grand Allah
Peygamber Efendimiz ilk gelen vahiyle Cenab-ı Hakkı ululama, O’nu her şeyin üstünde tutma, en yüce varlık olarak kabul etme konusunda emrolunmuştur. Hz. Muhammed’e ilk vahiy Hira Dağı’nda inmiştir. “Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı bir alaktan yarattı, oku, Rabbin kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren en büyük kerem sahibidir.” (Alâk, 1-5) Tüm namazlarda (başlama) tekbiri farzdır. Çünkü Allah u Teâlâ “Rabbini yücelt” (el-Müddessir, 3) buyurmuştur. Allah’ın yüceliğini ve sonsuz gücünü şu ayet ne güzel belirler: “Allah bir şeyin olmasını dilediği zaman, O’nun emri sadece “Ol” demektir. O da hemen oluverdi.” (Yâsîn, 82). Şu ayet-i kerime de müminleri Allah’ı yüceltmeye teşvik etmektedir:
İnsanlık tarihinde ölüm hakikati hep en büyük gerçek olmuştur.
Bazen eceliyle bazen bir sebeple gelir insan ölüm Bu sebepler hastalık trafik kazası gibi sebepler olabilir.İster dünyanın en azimli en güçlü insanı olun azimli demişken vahim bir olay sonucu Ampüte Milli Takım Kaptanımız Osman ÇAKMAK’ın annesi Sultan Çakmak vefat etti, babası Ömer Çakmak hastanede tedavi
altında. Sultan Çakmak'a Allah'tan rahmet, baba Ömer
Çakmak'a acil şifalar diliyoruz.milli sporcumuz ve aile fertlerine sabırlar diliyoruz.
Öldükten
sonra dirilme, haşr ve ahiret inacı i, cahiliye dönemi insanlarının da ciddî
problemi olmuş ve hatta Rasulullah’a (asm) gelerek, çürümüş kemik parçalarını
göstererek, ‘Çürümüş kemikleri kim diriltecek?’ diye sormuşlardır.
Ölüm
gerçeğini i anlamak, varlığı, hayatı anlamakla ilgilidir Hayatın anlamını,
varlığının hakikatini, kendi varlığını çözen ve idrak eden insan, ölüm gerçeğini
anlayacak, gerekli dersler çıkaracaktır.
Aslında
doğduğu gün insan ölüme adım atmıştır. Nefisler bu kadar yakın ve bu kadar
gerçek olan hakikate bir o kadar uzaktır. Peygamberimiz ne güzel tarif etmiş hayat ve ölümü
Schopenhouer’un
ölümle ilgili şu tesbiti dikkat çekicidir: “Aldığımız her nefes bizi sürekli
etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker. Nihâî zafer ölümün olacaktır. Çünkü
doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce
onunla yalnız kısa bir süre için oynar.
Bununla
birlikte hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve özenle
devam ederiz.
Tıpkı
sonunda patlayacağından emin olsak da olabildiğince uzun ve büyük bir sabun
köpüğünü üflememiz gibi.”
İnsan
ölüm gerçeğini üzerine hiç almak istemez. Hep başkalarına geleceğini sanır,
fakat çember daralmaya başlayınca, yani bir bir gördüğümüz, tanıdığımız simalar
o uzun sefere gidince, bir an durur ve düşünürüz. Faniliği ve ölümlü olduğumuzu
tam hissedecekken, yine nefis oyunlarını oynamaya başlar ve tekrar dünyaya,
faniliğe dalar.
Peygamber
Efendimiz (asm) bir hadis-i şerifinde, “Ölümden sonra olacakları bildiğiniz
gibi, hayvanlar da bilselerdi, yemek için semiz hayvan bulamazdınız”
demiştir.
Ölüm,
ömrün, varlığın sonu değildir. Varlığın her ânında sonun yakınında olmak
demektir. Zira kalbimiz her vuruştan sonra saniyenin altıda biri kadar
dinlenir. Yani günde yüz bin defa çarpan kalp, dört saat ölerek durmaktadır. Bu
ölüm, yüz bin taksitle olduğu için biz bunu anlamayız.
İşte
biz insanlar gün içinde arzular, emeller, hırslar, istekler yumağı halinde
iken, taksitler halinde ‘ölmeden evvel ölebilmek’ hakikatini bulabilsek, hayat
daha anlamlı olacaktır.
Ölüm
gelecek bir nokta değil, belki de arkamıza dönüp baktığımızda geride kalan
hayatımızdır. Ölüm rabıtasının ehl-i tarikat ile ehl-i hakikat arasındaki farkı
bu noktadır. Ehl-i tarikat hayalen istikbale giderler.
Ehl-i
hakikat ise her geçen dakikanın, her geçen saatin, senenin, yüzyılın,
medeniyetin ölümlerini tefekkür eder ve gelecekte de kendi cenazesini, asrının
cenazesini ve bir parça daha gitse dünyanın ve kâinatın cenazesini anında
müşahede eder.
Meşhur dizi Kurtlar vadisinde de Necati Şaşmaz ölümle başlamıyor muydu diziye her halü karda ölüm hem bir son hem bir başlangıçtır.Allah ölümünde hayırlısını versin
Şiirden öncelikle anlayacağımız eğer insan yunus kadar kalbini temizler ibadetlerini yapar virdini eksik etmezse çiçeklerle de hayvanlarla da atomlarla da konuşur.Böyle bir insanda kimseyi , hiç bir şeyi incitmez çevresine asla zarar vermez.
Bu şiirin bir bölümüyle çocuklar tarafından söylenmiş ilahiye yaptığımız klip şurada
Koro değil de tek çocuktan dinlemek isterseniz klibi şurada
Çocuklar için olması nedeniyle şiirde asıl vurgulanan yerler ilahide yok
Şiirin aslı şöyledir Sordum sarı çiçeğe: Benzin neden sarıdır?
Çiçek eydür: Ey derviş ahım dağlar eritir.
Yine sordum çiçeğe: Size ölüm var mıdır?
Çiçek eydür: Ey derviş ölümsüz yer var mıdır!
Yine sordum çiçeğe: Kışın nerde olursuz?
Çiçek eydür: Ey derviş kışın türab oluruz.
Yine sordum çiçeğe: Tamu'ya girer misiz?
Çiçek eydür: Ey derviş, ol münkirler yeridir.
Yine sordum çiçeğe: Uçmak'a girer misiz?
Çiçek eydür: Ey derviş Uçmak âdem şehridir.
Yine sordum çiçeğe: Gül sizin neniz olur?
Çiçek eydür: Ey derviş gül Muhammed teridir
Yine sordum çiçeğe: Âdem’i bilir misiz?
Çiçek eydür: Ey derviş Âdem binde biridir.
Yine sordum çiçeğe: Kırkları bilir misiz?
Çiçek eydür: Ey derviş Kırklar Allah yâridir.
Yine sordum çiçeğe: Rengi kanden alırsız?
Çiçek eydür: Ey derviş ay ile gün nurudur.
Yine sordum çiçeğe: Boynun neden eğridir?
Çiçek eydür: Ey derviş kalbim Hakk'a doğrudur.
Yine sordum çiçeğe: Atan anan var mıdır?
Çiçek eydür: Ey derviş bu ne aceb sorudur!
Yine sordum çiçeğe: Sen Kâbe’yi gördün mü?
Çiçek eydür: Ey derviş Kâbe Allah evidir.
Yine sordum çiçeğe: Bahçene girsem nola?
Çiçek eydür: Ey derviş kokla beni geri dur.
Yine sordum çiçeğe: Sen Sırat'ı gördün mü?
Çiçek eydür: Ey derviş cümlenin ol yoludur.
Yine sordum çiçeğe: Gözün neden yaşlıdır?
Çiçek eydür: Ey derviş bağırcığım başlıdır.
Yine sordum çiçeğe: Yunus'u bilir misiz?
Çiçek eydür: Ey derviş Yunus Kırklar yâridir.
YUNUS EMRE
şiirde: Çiçek, hayatın, dinin ve kâinatın sırrını çözmüş bir arif özelliği taşır.
Sarı çiçeğin" benzi sarı olmasına bakılıp Bir insan gibi ele alınarak, onun Allah’a âşık ve günahlarından dertli bir varlık olduğu anlamı veriliyor.
Derviş, bir ümitle, çiçeğin ölümsüzlüğü bulduğunu ümit etmiştir Fakat aldığı cevap gerçeği yüzüne çarpar Çiçek de ölmektedir kışları ise toprak olmaktadır.İnsanın ölümünü ve Ahirette dirilişine de güzel bir örnek vermektedir.Ki bu örnek Kurandaki ahiretle ilgili ayetlerle de uyumludur.
“–O kimse yine kötülük yaparsa ne
yaparsınız?” buyurdular. Ashâb, yine iyilik edeceklerini bildirdiler.
Efendimiz - S.A.V.-
“–Tekrar size kötülükte bulunursa ne
yaparsınız?” buyurunca, ashâb-ı kirâm başlarını aşağı indirdiler, bir cevap
veremediler.
Sonra Hazret-i Ali
-radıyallâhu anh- geldi. Rasûl-i Ekrem Efendimiz:
“–Yâ Ali, birisine iyilik etsen, o da
sana kötülük yapsa, sen ne yaparsın?” buyurdular. Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-,
iyilikle mukâbele edeceğini söyledi. Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- aynı
soruyu yedi kere tekrarlamasına rağmen Hazret-i Ali hepsine de:
“–Yine iyilik
yaparım.” diye cevap verdi. Sonra ilâve ederek:
“O kimseye, ben iyilik yaptıkça o bana
hep kötülükle karşılık verse, ben yine de ona iyilik yaparım.” dedi.
Bunun üzerine peygamberimiz işte bu imanın en üstün derecesidir buyurdu.
------------
İslam dini öyle esnek ve evrensel bir dindir ki herkese göre çözümler sunar.
Yukardaki olayda sahabelerin yaptıkları da doğrudur Hz Alininki de.Hatta bunun yerine daha ilk kötülüğünde onunla ilişkiyi kesme ,Rabbim acizim fakirim Sen bilirsin ne yaparsan şeddeli ver deme,
Bir insana iki kere güvenmem kötülük yapmam ama ona göre davranırım mesafe her zaman iyidir demek gibi seçenekler de doğrudur.Yalnız aynıyla mukabele etme işi bazen hukuksal yolla yapılabilir buna dikkat etmelidir. konuyla ilgili videomuzu izlemek isterseniz
NAMAZIN FARZLARI
içinden olanlar altı :iftitah (açılış başlangıç) tekbiri,Kıyam kıraat ruku
sucud (2 secde) kade-i ahire
dışından olanlar altı:Hadesten teharet,necasetten teharet,setr-i
avret,istikbal-i kıble ,vakit,niyet,
DIŞINDAKİ FARZLAR
Gusul ve namaz abdestinin farzlarını öğreten ilahi
için tıklayınız
neden secde değil de sucud kullanılmış diye çok soruluyor:arapçada kelimelerin çoğuluna genelde u ...eklenir.. kitap- kütub-kütüphane gibi......Namazda da tek değil birden fazla secde yapıldığı için secde değil secdeler anlamına gelen sucud ifadesi kullanılmış
Namaz
dinin direğidir diyen peygamberimiz namazın 7 yaşından itibaren çocuklara da
kıldırılmaya teşvik edilmesini istemiştir.Bu şarkı ve kliple Çocuklarımız
namazı severek öğrenecekler. 12dir namazın farzı ilahisiyle Namazın Farzlarını
içindekiler ve dışındakileri ayırabilecek şekilde anlamlarını da bilerek
öğrenecekler. 12dir namazın farzı diyerek namaz kılmaya istekli hale
gelecekler.
12dir namazın farzı ilahisi 5-10 yaş düzeyi için hazırlanmakla birlikte orta
okulda derslerde de kullanımı uygundur.